Kaleyi inşa etmeye başlıyoruz

Yunus’a wordpress’te yazılarını paylaşmanın inceliklerini anlatmamın ardından ben de yoluma devam edebilirim.

Pandemonyum’da paylaşacağımız yazılar daha çok oyun tecrübelerimizden ve arkadaş arası sohbetlerimizin yazılı biçimlerinden oluşacak. Ek olarak nasıl Yunus’a gece yarısı telefon açıp “olum duydun mu! P.T. vardı ya hani Sony’nin zırt pırt anlaşılmaz görüntülerle tanıtımını yaptığı; o Silent Hills’miş! Hemi de Guillermo del Toro ile Hideo Kojima yapıyormuş oyunu!” şeklinde çığırtkanlık yapıp ortalığı galeyana getiriyorsam; Pandemonyum’da da benzer haberler duyacaksınız bizden.

PT Silent Hills

Pandemonyum’dan beklentiler

Ticari bir amaç gütmüyoruz, o yüzden siteyi reklama boğmak gibi bir niyetimiz de yok. Yine de ilerleyen zamanlarda en azından site masrafları için bir şeyler düşünebiliriz. Ancak öncelikli niyetimiz burada oyunseverlerle ortak bir sohbet platformu yaratmak, tecrübelerimizi paylaşırken pis işlere girişmeden efendi gibi geçinip gitmek. Okuyucularımızdan da tek bir ricamız var; ziyaretçi çekmek ve gelir elde etmek için her türlü hile hurdanın peşinde olan oyun sitelerinden bir farkımızın olduğunu bilmeleri, tecrübelerini bizimle ve Pandemonyum’u ziyaret eden diğer oyuncularla paylaşmaları ve sayfamıza sahip çıkmaları, arkamızda durmaları.

Yazar durur; boş bakışların ardından bugün saatlerin geri alınacağını hatırlar, gerekli ayarlamaları yapar ve bu yazıya ne amaçla başladığını bilmediğini fark eder.

Biliyorum, hala oyunlar hakkında okumak isteyeceğiniz konulara girebilmiş değilim. Ancak siz de daha bir süre bunları okuyor olmayacaksınız. Nasılsa, Pandemonyum’u fark ettiğinizde keyifle okuyacağınız başka şeyler de bu sayfalarda yerini almış olacak. Birikti içimde, yıllardır oynuyorum ama kime oynuyorum! Haliyle o birikimler bu sayfalarda paylaşılacak, hem ben içimdekileri döküp kendimi daha iyi hissedeceğim, hem de umuyorum faydalanabileceğiniz veya vakit geçirebileceğiniz bir şeyler bulacaksınız sayfalarımızda (hala bu yazının nereye gittiği konusunda bir fikrim yok, terapiye devam).

Titanların Savaşı v2.0

Yunus şu anda Mortal Kombat’tan bahsediyor olsa gerek hazırladığı yazıda (kopya çektim, karşımda oturmuş yazıyor işte). Bahsetmezse olmaz, döverim (gerçek hayatta). Yaklaşık 15 yıl önce tanıştığımızda ilk yaptığı şey beni Mortal Kombat’a (3 Ultimate) davet etmek olmuştu. “Şey, ben pek bilmiyorum ama” desem de ısrarcıydı. Seçtim Smoke’u, kendisi için de istediğim karakteri seçmemi söyledi. Emin değilim ama Kitana’yı seçmiştim sanırım. Sonrası Yunus için hüsran oldu biraz; detaylara girip şimşekleri üzerime çekmiyim şimdi, hassas bu konularda. Ama hakkını vermek lazım, tüm karakterleri su gibi biliyordu; hala da hatırlar eminim. Saplantılı oyuncudur Yunus, didik didik eder sevdiği oyunu.

Tarih tekerrür eder…

Ben ne severdim ki o zamanlar? Biraz düşüneyim… Final Fantasy, Metal Gear Solid… Hehe… Hiç değişmemişim yahu; hala çok severim ikisini de. Yunus’u iki seriye de bulaştıramadım henüz, an meselesi. Final Fantasy XV’in videosunu gördüğünde “olum ne yapmış bunlar lan!” dediğini hatırlıyorum. MGSV Phantom Pain için de benzer tepkileri olmuştu ama sanırım fazlaca derin bir seri olduğu için doğru zamanı bekliyor.

Askerliğimi 3 ay önce bitirip sıradan yaşantıma dönüş yaptıktan sonra PC oyunculuğu kariyerim de kaldığı yerden devam ediyorum. Kıymetli Vita’mı da ihmal etmiyorum tabi. Oyun kütüphanesi baya kabardı, oynanmayı bekleyen çok oyun var sırada. Bunlardan bazılarına ilerleyen günlerde bu sayfalarda değineceğim.

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere, yazıyı burada noktalıyorum (çok mu ani oldu?).

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz