Pandemonyum’a hoşgeldiniz!

Pandemonyum’un kısmen cehennem anlamına gelen bir sözcük olduğunu düşünürsek, yukarıdaki ifade sizi karşılayan iblis için biraz latif tınlıyor olabilir. Ancak şu anda bulunduğunuz sayfanın bir video oyunları günlüğü olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Ve oyunlar şeytan işidir (bak sen!).

Peki neden Pandemonyum be adam, daha aklı başında bir isim bulamadın mı sayfa için?

Vallahi bulamadım. Yok hakikaten. Çok denedim, almışlar hepsini. Hem yıllar önce bir RPG vardı Pandemonium adında (1993), sonra da bir kaç platform oyunu çıktı aynı isimde; çok severdim hepsini, onların hatırına sayfaya bu ismi verdim (tamam kabul, elimi bile sürmedim o oyunlara). Ama kulağa hoş gelmiyor mu yahu?

Tarihçesinden bahsedeyim biraz. Pandemonium kelimesinin bilinen ilk kullanımı İngiliz edebiyatının gözleri görmez ancak tutkulu şairi John Milton’ın Kayıp Cennet (Paradise Lost) adlı, 1667 tarihli eserinde bulunuyor. Cehennemin merkezi için kullandığı bu isim sonraları müzik gruplarına, sinema yazarlarına ve hatta, buna çok şaşıracaksınız eminim, oyunlara malzeme olmuş.

Gerçek Oyuncu

Pandemonyum kimdir, nedir?

Yirmili yaşlarımın son demlerini yaşadığım şu günlerde, hala video oyunlarından vazgeçmemiş bir insan olarak, ilerleyen yaşlarımda da vazgeçmeyi düşünmediğimi söyleyebilirim. Hayatımın bir döneminde, koca adam olduğum sözlerine kanarak oyunculuğa ara versem de, yaptığım hatanın farkına varmış olarak kürkçü dükkanının kapısını tekrar çaldım. Asla bir casual gamer (sıradan oyunlara takılan sallamaz oyuncu tipi) olmayacak, oyunların daha çoook balını tadacaktım.

Çevremdeki insanlar çoğunlukla hayatlarına yön vermeye başladıkları zaman aralığında (eğitim, iş, evlilik) oyuncu olmaktan da vazgeçiyorlar. Bence bunun sık yaşanmasının nedeni iki farklı oyuncu profilinin olması. Sadeleştirerek düşüncelerimi paylaşacak olursam; birincisi, oyunları anlık eğlence olarak tüketenler, ikincisi ise bir yandan eğlence aracı olarak oyun oynarken, diğer yandan oynadığı oyunun kendisine kazandıracaklarından (bilgi, tecrübe, hayal gücü) heyecan duyanlar. Kendimi ikinci kategoriye dahil ediyorum ve bana göre bu kategorideki oyuncular tıpkı bir sinemasever veya kitap kurdu gibi, bu tutkularından vazgeçmezler.

Bu konuda bana benzeyen arkadaşlarımın sayısı çok kısıtlı, ancak bir tanesini benimle birlikte Pandemonyum‘da yazmaya ikna edebildim. İsmi Yunus ve kendisi sıkı bir Silent Hill hayranı olmakla birlikte, Mortal Kombat‘ta canımı az yakmamıştır. Erkek cinsiyetli bir varlık olarak konuşuyorum; çevrenizde Yunus gibi bir dostunuzun olması, benim gibi araba ve futbol konuşulan ortamlardan ivedilikle uzaklaşan bir bünye iseniz bulunmaz bir nimet. Kendisiyle sohbetlerimizde saatlerce aralıksız sevdiğimiz oyunların hikayelerinin en derinlerine iner, oyun sektörünü eleştirir, beğendiğimiz/tiksindiğimiz yapımcıların dedikodusunu yaparız. Kaptırdığı oyunları en ince detayına kadar kurcalamasına istinaden, bu sayfalarda çok değerli taktikler ve ipuçları paylaşacağından eminim.

Oyungöz

Oyungöz

Hangi platformda oldukları fark etmez, bana göre oyunlar kitap veya film gibi insanlara pek çok şey katabilir. Düşüncelerimizi etkileyebilir, yaşantılarımızı, inançlarımızı, değerlerimizi sorgulamaya itebilir. Ancak, nasıl izlediğimiz bir filmin içi tamamen boş olabiliyorsa, aynısı oyunlar için de geçerlidir. Yine de oyunların interaktif olması ve hikayeyi anlatana, yarattığı eserde sınırsız zaman tanıması, oyuncuya karakterler ve öykü ile daha derin bağlar kurma fırsatını tanıyor. İşte bu nedenle farklı insanların hayal güçlerini keşfe çıkarken, korkmak, heyecanlanmak, şaşırmak, üzülmek ve mutlu olmak için video oyunlarından daha verimli herhangi bir sanat dalı olmadığını düşünüyorum. Öyle ki; yaratıcı bir zihnin kendisini ifade edebileceği en güzel ortam oyunlarmış gibi geliyor bana. Dinlediğim müziği, okuduğum kitabı veya izlediğim filmi sevmişsem, nedeni çoğunlukla bana düşündürdükleri ve hissettirdikleridir. Kesinlikle oyunlar bu tecrübelerin içinde üstün bir yere sahiptir iddiasında bulunamam; ancak kişilerin hayal güçlerini ifade edebilecekleri en verimli ortamlardan biridir oyunlar.

Oyunlardan tıpkı benim aldığım gibi keyif alan, yaşadığı tecrübeleri yıllar sonra bile unutmayan ve oynamaktan asla vazgeçmeyecek büyük bir kitle olduğunu düşünmek umut veriyor. Paylaştığım, paylaşacağımız yazıları üşenmeden okuyan, yorumları ve sosyal medyadaki desteği ile Pandemonyum’a renk katacak herkese şimdiden teşekkürü borç bilirim.

Hoş geldiniz, safalar getirdiniz…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz